Resmi görüşmeler için Paris'te bulunan İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Erakçi Fransa ziyareti sırasında Frans24'e röprotaj verdi.
Bu röprotajı aşağıdaki yazıda okuyabilirsiniz:
*İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a yakın zamanda bir mektup yazarak, nükleer anlaşmazlığı diplomasi yoluyla çözmeye hazır olduğunu bildirdi. Suudi Veliaht Prensi, Amerika Birleşik Devletleri ile İran arasında bir anlaşmaya varmak için elinden gelen her şeyi yapacağını söyledi. Sizin de zor ilişkiler içinde olduğunuz Suudi Arabistan, artık Washington ile Tahran arasında arabuluculardan biri mi?
Nükleer meselede Suudi Arabistan'a güvenimiz tam. İlişkilerimiz yıllardır gelişiyor ve aramızdaki güven her geçen gün artıyor. İran ve Suudi Arabistan bölgesel barış ve istikrar konusunda çok iyi bir anlayışa sahip. Bölge ülkeleri, özellikle iki büyük güç olarak İran ve Suudi Arabistan arasındaki iş birliği, bölgesel istikrarda kilit rol oynuyor. Ancak nükleer meselede sorunumuz arabulucu eksikliği değil; sorun ABD'nin yaklaşım ve davranışı. Bu davranış değişmeden nasıl müzakere edebiliriz? Bunun arabulucularla hiçbir ilgisi yok. Bölgedeki birçok ülke, özellikle dost ülkeler arabulucu rolünü oynamaya çalıştı ve biz hepsiyle temas halindeyiz ve onları takdir ediyoruz, ancak tekrar söylüyorum: sorun başka yerde.
*Bir diğer konu da Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı: Yönetim Kurulu geçen hafta, İran'ı zenginleştirilmiş uranyum stokunun kapsamını açıklamak ve tesislere erişim sağlamak da dahil olmak üzere tam ve hızlı bir şekilde işbirliği yapmaya çağıran bir karar aldı. Bu çağrıyı neden reddediyorsunuz?
Sebep açık: Siyasi bir organ olan Yönetim Kurulu, teknik bir kurum olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın aksine böyle bir kararname çıkardı. Bu kararname, mevcut gerçekleri, hatta barışçıl nükleer tesislerimize saldırı düzenlendiği gerçeğini bile dikkate almadan çıkarıldı. Sahadaki gerçekler göz ardı edilirken, bu kararname İsrail ve Amerika'nın bize yönelik saldırılarını dikkate almadan, sanki hiç savaş olmamış gibi çıkarıldı. Bu bir hatadır.
Ajans ile iş birliği yapma konusundaki iyi niyetimizi, Mısırlı dostlarımızın rolüyle zaten gösterdik. Sayın Grossi Kahire'ye geldi ve Ajans ile "Kahire Anlaşması" olarak bilinen bir anlaşma yaptık.
Bir iş birliği çerçevesi oluşturuldu. Sayın Grossi ve Ajans ayrıca, sahadaki yeni gerçeklerin farklı olduğunu ve iş birliğinin bu yeni koşullara dayalı olması gerektiğini kabul etti.
Sayın Grossi'ye sordum: Ajans'ın bombalanmış barışçıl nükleer tesisleri denetlemek için bir protokolü var mı? O da hayır, çünkü böyle bir şey daha önce hiç olmadı, dedi. Bu yüzden yeni yöntemler belirlemeyi kabul ettik; bu da "Kahire Anlaşması". Bir Amerikan saldırısı riski, patlamamış mühimmat riski, radyoaktif veya kimyasal kirlenme riski. Bu bombalanmış alanlara yaklaşmak kolay değil.
Bu nedenle yeni bir çerçeve ve protokol geliştirilmeli ve Ajans da bu gerçeği kabul ediyor.
Ancak bu konu, Yönetim Kurulu kararında ele alınmıyor.
*İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine yeni saldırılar düzenlemeye hazırlandığını düşünüyor musunuz? Hâlâ endişeli misiniz, yoksa yeni saldırıların söz konusu olmadığını mı düşünüyorsunuz?
İsrail rejimi son iki yılda yedi ülkeye saldırdı. Yani yeni bir saldırı veya yeni bir savaş olasılığı var.
Peki İran'ı tekrar hedef alırlarsa başarılı olurlar mı?
Bir şey yaptıysanız ve başarısız olduysanız, mantık bunu bir daha yapmamanızı söyler.
Gerçek şu ki, son saldırıda savunma sistemimiz iyi çalışmadı, ama İsrail sistemi de iyi çalışmadı. Füzelerimiz, özellikle savaşın son günlerinde, daha güçlü ve daha isabetli bir şekilde hedeflerini isabetli bir şekilde vurabildi.
İlk gün İran'ın koşulsuz teslim olmasını talep eden Amerikalılar ve İsrailliler, son günlerde pes ederek ateşkes talep ettiler. 12 günlük savaşta savunma kabiliyetimizi iyi gösterdik. Dürüst olmak gerekirse, bu başarısızlığı tekrarlamak isteyeceklerini sanmıyorum.

yorumunuz